Bir acı ilk anında en çok etkiye sahiptir, zaman tekrarlarına bu duyarlılığı nüksettirmez. 39 can yine kıyılara vurdu geçen gün Ege’de. Haber gündemi yalayıp geçti. Bebeklerin kalın kalın giydirilmiş cesetlerine facelerde ve basında bir saniyeliğine baktık göz ucumuzla.
 Bugün dinlediğim haberi ilk defa duyduğum için etkisi biraz daha fazla oldu bende. Avrupa kendisi açıklıyor, bilinen 10.000 den fazla mülteci çocuk kayıp. Büyük ihtimalle çocukların çeteler tarafından kaçırıldığı ve cinsel kölelik ve organları için kullanılacağı söylenmekte. Acı çok acı.
İkinci bir haber ki onu da bugün dinledim. Mültecilerin tüm ziynet ve değerli eşyalarına el konuluyormuş. Bu kibar Avrupa, çelme attığı yetmedi, din değiştirmek zorunda bıraktığı yetmedi, soğukta yağmurda oyaladığı yetmedi şimdide çocuklarını kaçırıp paralarını gasp ediyor mazlumların.
 Ayrıca Hizbullah ve Esat rejimince açlığa mahkûm edilen 42 bin nüfuslu Madaya’da ölenleri ve ölmemek için kedi köpek yemek zorunda kalanları da unutmamalı.
 Arsızlığın bu kadarı… Bugün Suriye’de her milletten ajan ve asker bulunurken çaresizce onlara sığınan mağdur halkı aşağılayıp hor görmek “yavuz hırsız” deyimini getiriyor aklıma.
 Gelelim benim asıl anlamadığıma bir baba, Aylan bebeğin babası ailesini o şartlarda sahte can yelekleri ile koca dalgalı denize küçücük botlarda gönderiyor. Eşini ve çocuklarını gönderip kendisi Türkiye’de kalan diğer bir baba. Biri başaramadı hepsinin ölümüne sebep oldu diğeri ise kurtlar sofrasına eşini ve çocuklarını gönderip yıllarca oraya kendisi gidemeyecek.
 Nedir bu kadar Avrupa sevdası. Ölümü göze alacak kadar gözü dönmüşlük. Ayet “ …Allahın yeryüzü geniş değimliydi….” Derken zulme uğrayanların aklıda elden bırakmaması gerektiği birçok ayette uyarılır. Türkiye’de iki milyon civarı Suriyeli var ki göç hala devam etmekte. Sıkıntıları vardır ancak bence yaşamaları için en uygun ülke bizim ülkemizken neyi beğenmiyorlar.
 Bu konu açılmışken abartmadan bir konuya da değinmeden geçemeyeceğim. Mazlum durumuna düşen büyük bir topluluk var hepsini genellememekle beraber dikkatimi çeken bir tezat var. Urfa’da çarşı taraflarına yürüyüş yaparız birçoklarımız. Suriyeli erkek ve bayanları görürüz her yerde. Bu insanların giyim kuşamları çok dikkat çekici. Genci orta yaşlısı jölesiz gezmemekte. Bayanlarda erkeklerde giyim kuşamları bir hayli abartılı ve bazıları da kendilerin yapılan yardımları beğenmemekteler.
 İnsanlık dedik başlığımıza sadece Mültecilerin değil, Ülkemizde günlerdir polis ve asker şehitlerimizin haberleri de bizi yeterince üzmekte. Özellikle şehit cenazelerinde o mütevazı evlerde yaşayan aileleri ve çocukların babalarının cenazelerini izlerken ki halleri içler acısı.
 İnsanlık tamamen göçmeden Dünyadaki tüm çocuk ve kadın ve mazlum cinayetleri son bulsun artık, nesiller yok oluyor.
 Saygılarımla…