Çocuğun aile yaşantısı ile ahlaki yaşantısı arasında çok önemli bir bağ vardır.Çocuklar ilk zamanlarda ailelerini örnek alırlar.Erkek çocukları için baba, kız çocukları için anne en büyük örnektir,idoldür.Onların her yaptığını yapmaya çalışırlar.Bu örnek olma olayını anne ve babalar pek fark edemez.
 
    Erkek çocukları babalarının oturuşunu bile örnek alıp babaları gibi oturmaya çalışırlar. Özellikle törelerin baskın bir şekilde etkisini gösterdiği bizim toplumumuzda çok büyük yanlışlıklar yapılmaktadır. Babalar -yanlış ta olsa- kendi doğrularını çocuklarına empoze ettirmeye çalışırlar. Urfa’da özellikle de kırsalda kesimde erkek çocuklarından beklentiler yaşlarından daha üst düzeyde olmaktadır. Bu durum çocuklar üzerinde çok büyük bir baskı oluşturmaktadır.Şehirde yaşayanlarda da pek farklı değildir.Bu beklentiler belli zamandan sonra çocuğun psikolojisinde çok büyük sıkıntıların yaşanmasına sebep olmaktadır.Çocuklar bu baskılardan dolayı bazen şiddete yönelmektedir.Okul önlerinde çıkan kavgaların çoğu bu yanlış beklentilerin gençler tarafından karşılanma çabasıdır.
 
       Kız çocuklarında ise durum daha ağırdır. Kız çocuklarında en büyük sıkıntı yine töre baskısıdır. Biraz dozu hesaplanmamış bir şekilde olunca çok olumsuz sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.Konuyu biraz açmak gerekirse Kız çocukları televizyon dizileri,internet vb. araçlar tarafından empoze edilmeye çalışılan fakat toplumumuzda olumsuz karşılanan davranışları okulda ve çevrede uygulamaya çalışınca başta en yakın çevresi olmak üzere toplum tarafından büyük tepki görmektedir.Bazen bu tepkiler genç kızları intihara bile sürükleyen sonuçlar doğurmuştur. Yöremizde gençler arasında yaşanan intihar olaylarının önemli bir kısmı bu bahsettiğimiz kültürel baskının sonucudur.
 
     Biz anne, baba ve eğitimciler olarak çocuklarımızla çok iyi ilişkiler kurmalıyız.Çünkü çocuklarımız bizi örnek alır.Onlara karşı yaklaşımız onlar için önemli bir göstergedir.
 
Unutmayalım:
 
Eğer bir çocuk kınanarak yaşarsa suçlamayı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk düşmanca davranışlar
 
içinde yaşarsa kavga etmeyi öğrenir.
 
Eğer bir çocuk alay edilerek yaşarsa sıkılganlığı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk utanç içinde yaşarsa                                                                                                  
 
suçluluk duymayı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk hoşgörüyle yaşarsa
 
sabırlı olmayı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk teşvik edilerek yaşarsa
 
güvenmeyi öğrenir.
 
Eğer bir çocuk değer verilerek yaşarsa
 
saygı duymayı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk eşitlik ortamında
 
yaşarsa adaleti öğrenir.
 
Eğer bir çocuk güven duygusu içinde
 
yaşarsa inanmayı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk beğenilerek yaşarsa
 
kendisinden hoşlanmayı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk kabul ve dostluk içinde yaşarsa dünyada sevgi aramayı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk düşmanlıklar içinde büyürse
 
saldırganlığı öğrenir.
 
Eğer bir çocuk sevgi içinde büyürse güvenmeyi öğrenir.
 
Çocuk ailenin, aile de toplumun ürünüdür;
 
çocuk yaşadığını öğrenir.
 
    Sonuç olarak biz ebeveynler çocuklarımıza değer vermeliyiz.Onlardan beklentilerimiz yaşlarına uygun beklentiler olmalıdır.Eğer biz değer vermezsek bu değeri ailenin dışında başka kişilerde ve başka mekanlarda aramaya başlarlar.Çok geç olmadan çocuklarımıza hak ettikleri değeri verelim ve büyümüşte olsalar onlardan sevgimizi eksik etmeyelim.