Yoğun bir siyasi gündemden sonra mübarek Ramazan ayı geldi.Ramazan ayı mağfiret ve rahmet ayıdır.Özellikle Urfa'mızda elli dereceleri bulan hava sıcaklığında oruç tutmak bir başka oluyor. Zaman zaman yaşlı insanlardan duyarız.'' Ah nerede o eski Ramazanlar'' diyerek geçmiş günlere özlem duyarlar. Bu özlem acaba geçmiş Ramazanlara mı ? Yoksa geçmişte Ramazan vesilesi ile yaşanan güzel günlere mi ? Bence bu geçmişe duyulan özlem, aslında Ramazan vesilesi ile geçmişte yaşanan güzel günlere duyulan özlemdir. Kimi geçmişte gençliğinde geçirmiş olduğu oruçlu günleri hatırlar.Ve o günlere özlem duyarak içinden nerede o eski Ramazanlar sözleri dökülür. Kimisi de eski Ramazanlarda ,yaşadığı çocukluğunu gördüğü için eski Ramazanlara bir özlem duyar. Evet, benim oruçla tanışmam yaklaşık otuz yıl önce yine bu günler deki gibi yaz mevsimine rastlar.O zaman 7-8 yaşlarındaydım. Çocukken anne babamızın teşvikleri ile tekne orucu dediğimiz öğleye kadar oruç tutuğumu hatırlarım. O dönemde köyümüze elektrik gelmemişti.Elektrik olmadığı için genelde babam şehre indiğinde gelirken bir kalıp buz getirirdi.Özellikle o zaman babamın şehirden köye gelişini sabırsızlıkla beklerdik.Babam orucun etkisi ile yorgun ve bitkin bir halde gelirdi.Susuzluğunun hafiflemesi için ayaklarına ve başına bol miktarda su dökerdi.Biz de çocuk aklımızla babamız ne yapıyor diye gülerdik. O zamanlar soğuk su için buzdolabı yoktu fakat bizlerin '' Den '' diye adlandırdığımız. Pişmiş topraktan yapılmış su küpleri vardı.Bu su küplerindeki su, buzdolabı kadar olmasa da idare edecek kadar serin olurdu.Bu su küpleri de özel bir oda da tutulurdu. Biz çocuklar susadığımızda gidip o su küpünden su içerdik. Bir de o dönemlerde Ramazan ayı Mercimek,Arpa ve buğday biçim dönemlerine denk gelirdi.Özellikle büyüklerimiz oruçlu halleri ile gün boyu 50 dereceyi bulan sıcakta çalışırlardı.Şimdi düşünüyorum.Ben şimdi onların yaptığını yapabilir miyim bilemiyorum. Şimdi bana sorarsanız peki o günleri arıyor musun ? Vereceğim cevap tabi ki evet . Peki neden evet ? Çünkü eski günlerde yaşadığım çocukluğumu buluyorum.Çamurdan oyuncak yapmayı,kırlarda koşmayı,telden oyuncak araba yapmayı özlüyorum.Belki yokluk vardı.Bugünkü imkanlar yoktu.Fakat fıtri doğal bir hayat vardı.Yapmacık suni dünyalar yoktu.Gerçekçi bir çocukluk vardı.Biz o zaman çocukluğumuzu hakkı ile yaşadık. O dönem de ne kadar elektrik,televizyon, bilgisayar,internet olmasa da,bunların yerini alan köy deki hala zihnimde silinmeyen samimi sohbet ortamları vardı.Belki kolası,meyve suyu olmasa da halis muhlis doğal ayranımız vardı.Kısaca yaşantımız halis muhlis şimdilerin klasik söyleyişi ile organikti,katıksızdı. Hasılı kelam bu yazımız belki Ramazanla ilgili dini içerikli bir yazı olmadı.Fakat sizleri geçmişe götürmek babında biraz farklı bir yazı olsun dedik.Çünkü bu mübarek ayda dini yazıları yazan çok hocamız oluyor.O yazıları da otorite olan hocalarımıza havale edelim. Vesselam...