1994’te Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından bulunan ve 14 yıldır kazı çalışmaları devam eden arkeolojik bölgede ortaya çıkan 12 bin yıllık tapınak,  ‘avcılık ve toplayıcılıkla geçinen göçebe toplulukların, tarımı öğrenerek yerleşik yaşama geçtiği’ tezine ters düşüyor. Çünkü bu dönemde yaşayan insanların henüz çanak çömlek yapmayı bile bilmedikleri varsayılıyor.
               Ancak duvarlarının kalınlığı 1.4 metre olan, on iki metre boyundaki tapınağın içinde üzerinde kuş, aslan, yılan ve akrep şeklinde kabartmaların yer aldığı “T” şekilli sütunlar bulunuyor. Hatta tapınağın çevresinde tarım yapıldığına dair işaretler de var. Klaus Schmidt’e göre, bu bölge Mezopotamya’daki ilk şehirlerden 5 bin 500 yıl, İngiltere’deki ünlü Stonehenge’den de 7 bin yıl daha yaşlı.
 
               Üzerlerinde boğa, tilki, yaban domuzu, yılan, turna, yaban ördeği, ceylan, yaban eşeği gibi hayvanların kabartmaları bulunan bölgede, bu yıl dünyada sadece Nil Nehri ile Şanlıurfa’nın Birecik İlçesi’nde yaşayan ve nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan Kelaynak kuşu ile kertenkele kabartmaları olan T şeklindeki Neolitik döneme ait dikili taşlar bulundu.
 
                Böyle bir tarihi güzelliğin Şanlıurfa ilinde bulunduğunu bilmek beni çok mutlu etti. Merak ediyordum acaba burası nerede ve buraya nasıl gidebilirim diye hep düşünüyordum. Gezi turlarının birçoğunun hala bu alana rağbet etmemesi tanıtımda ve reklamda ne kadar geride olduğumuzun bir kanıtı. Önceki dönemlerde olduğu gibi Şanlıurfa ya gelen turların rotası malum Balıklıgöl,Eyyüp Peygamber Makamı ve Harran olarak devam ediyor.
 
               Gezi turuyla arkadaşlarımın Şanlıurfa’ya geleceklerini haber aldım.Nereleri gezeceksiniz diye sordum malum her zamanki yerler olduğunu öğrendim.Göbeklitepe’ye gidecekmisiniz diye sordum;Orası da neresi dediler, şaşırdım ve sizi Şanlıurfa’nın en önemli tarihi yerine neden götürmüyorlar dedim böyle bir yerin varlığını bilmediklerini söylediler.
 
              Hemen arkadaşlarımı turdan aldım ve Göbeklitepeye doğru yola çıktık. Şanlıurfa dışına çıktıktan kısa bir süre sonra Göbeklitepe levhasını gördüm ve aracımı o yöne sürdüm. Baktım ki yol kapalı ne yapacağımı şaşırdım misafirlerimde levha var neden yolun kapalı olduğunu yazmadılar diye söylendiler. Şanlıurfa’nın sıcakkanlı insanlarından birinin yardımıyla yolun buradan kapandığını ve ilerden gidin ama ters yöne girin diye bir yardım sesini duydum. Böyle bir yolda nasıl ters yöne gireceğiz diye düşündüm. Neyse biraz daha ileri gittikten sonra bazı araçların ters yönden bir yola saptığını gördüm tamam dedim bu yol olsa olsa Tarihi değiştirecek olan Göbeklitepe yoludur diye düşündüm. Hemen diğer araçlarla birlikte ters yola girdim ve bir aracı takip ederek yola devam ettim. Yolda hiçbir levha yada Göbeklitepeye gidilir diye bir yazı görmedim. Yabancı plakalı araçları takip ettim ve yola devam ettim. Tabi geçtiğimiz yolların durumu içler acısı ve çukurlarda insan yatsa bile görünmeyecek kadar yollar kötüydü.Çukurlu yollardan ve tekşerit olan ve karşıdan araç geldiğinde bir aracın mutlaka durması gereken yollardan geçtikten sonra bir levha gördüm.Evet bir levhayı gördüğümde bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi Göbekli tepe yazıyordu.Anladım ki o tarihi yere yakınlaşmıştık.Yolda çobanlık yapan çocukların su su diye bağırışlarını duyar oldum.Arkadaşlarım neden su istiyorlar dediler.Sanırım susamışlar dedim ama burada içecek su yokmu ki diye bir soru geldi.Sanırım Göbeklitepeye hala su gelmemiş dedim.En sonunda Göbeklitepeye yetiştik.Susamıştık bizde etrafımıza bakındık su içebileceğimiz veya su alabileceğimiz hiçbir yer yoktu.Neyse içeriye doğru girdik içerde herhangi bir yetkiliyi göremedik içerde bulunan tarihi kalıntıları koruyacak hiç kimse yoktu.
            
          İçerdeki tarihi güzellikleri gördükten sonra çektiğimiz bunca yol eziyetini de unutmuş olduk. Arkadaşlarımda gelmiş oldukları bu yerin varlığını ilk defa gördüler ve turdaki arkadaşlarına asıl tarihi güzelliği görmediniz diye haber verdiler. Tanıtımın da yetersiz kaldığımız bu tarihi kalıntıların büyüleyici atmosferinde gezimizi tamamladık ve geri dönüş yoluna girdik.
 
           Burada öncelikle böyle bir tarihi yerin neden reklamını tam anlamıyla yapamadığımızı sormak istiyorum. İl kültür Müdürlüğünün ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesinin bu konuda yetersiz kaldığı çok açık. En önemlisi bir vatandaşımız Göbeklitepeye normal şartlarda 20 dakikada ulaşması gerekirken yolların bozukluğu ve yol levhalarının eksikliği nedeniyle insanlarımızın saatlerce buraya ulaşamıyor olması şehrimiz için utanç duyulacak bir durum olduğunu dile getirmek istiyorum. Yetkililerin bu konuya daha duyarlı davranarak mevcut turizm sezonunun da başlangıcında bu eksikliklerin tamamlanarak bu güzide yerin ulaşım ve konaklama sorunlarını çözüme kavuşturmalarını canı gönülden temenni ediyorum.