VEREN EL OLALIM!

Bugün sizlerle “veren el alan elden üstündür” sözü üzerine sohbet etmek istiyorum.

Malumunuz Hz. Peygamber efendimizin döneminden, Osmanlı”ya kadar bir dizi yerlerde sadaka, zekât taşları vardı, bilirsiniz.

Fakat günümüzde maalesef bu yok.

Zekât vermek Allah”ın bizlere kıldığı 5 farzdan birisi olmasına karşın içimizden kaçımız acaba tam olarak beş farzdan birisi olan Zekât”ı yerine getirebilmekteyiz.

Yok, efendim bir tek evim var!

Yok, efendim daha yeni araba aldım!

Yok, fendim yazlığıma düşmezmiş!

Yok, efendim şu kadar altınım var ama benim değil ki!

Gibi komiklikler ne yazık ki her yıl karşımıza çıkmakta ve giderek toplumda da genelde kabul görüp içinden çıkılmaz bir hale dönüşüvermekte.

Peygamber efendimiz veren el, alan el konusunda bakın ne buyurmuş;

“Veren el alan elden hayırlıdır. Yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla! Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Kim insanlardan bir şey istemezse, Allah onu kimseye muhtaç etmez. Kim de tokgözlü olursa, Allah onu zengin kılar.”

Sevgili dostlar, zararın neresinden dönülse kardır sözü gerçeği ile gelin hareket edelim ve malımızın sigortası konumunda olan Zekatlarımızı tam olarak gerçek manada yerlerine ulaştıralım.

Cenab-ı Allah yaptığımız, yapacağımız ve yapmaya çalıştığımız tüm güzel işleri bereketli kılsın, hayırlara vesile olmasını nasip etsin. (AMİN)

Netice itibari ile;

BİR: Varlıklı olanlar mallarından fakirlerin hakkını vermelidir.

İKİ: Muhtaçlara verenler, muhtaç olup alanlardan hayırlıdır.

ÜÇ: Bir kimse önce aile fertlerinin ihtiyacını temin etmeli; parası artarsa başkalarının yardımına koşmalıdır.

DÖRT: Yoksul olanlar kimseye avuç açmamalı, insanlara yüzsuyu dökmemelidir.

BEŞ: İnsanlardan dilenmek yerine Allah’dan istemelidir. Allah Teâlâ böyle kullarına gönül zenginliği verir ve onları kimseye muhtaç etmez.