ŞEFKAT BEKLEYEN İKİ FİDAN!

      Bugünkü yazım, dünya ve ahirette insanların birbirine muhtaç olduklarına dairdir. Bir toplumun kendi bünyesi içinde sağlam, sanayileşmiş ülkelere karşı kuvvetli olabilmesi için, o toplumu meydana getiren fertlerin birlik ve beraberlik duygularıyla birbirine bağlı olup, helal olarak, maddi ve manevi bağlılıkları Türk İslam kültürünün vazgeçilmez faziletlerinden olup, bilinen bir gerçektir.
      Dinimiz birlik ve beraberliği, önce İmanda ve samimi düşüncede, daha sonra da amel ve ahlakta sadakat ve samimiyetle Müslüman’ım diyebilenleri birleştirerek sağlamıştır. Dinin emirlerine faydalı, yasaklarının zararlı olduğuna inanan, helâlı helal, haramı haram, iyiyi iyi, riyakârı riyakâr kabul eden, birbirleriyle karşılık beklemeden, sadece Allah'a inanarak anlaşan ve aynı kıymet hükümlerinde birleşen insanları, İslam Dini olarak ilan etmiştir. Onlara karşılıklı görev ve sorumluluk önderliği yükleyerek hepsini birbirine kopmaz bağlarla sımsıkı bağlamıştır.
       Her Müslüman, din kardeşleriyle münasebetlerinde kardeşlik bağını kuvvetlendirmekle görevlidir. Ayrıca bu bağı zayıflatacak faaliyetlerden sakınması gerekmektedir. Allah'ın ve Resulünün emir ve tavsiyesi budur.
     
                  ******
        İKİ FİDAN
 
    Ne yalan söyleyeyim, çocukların hastalığını internetten okudum ve kaleme alma ihtiyacını duyarak siz hayırsever okuyucularımla paylaşmak istedim:
       Baba Ahmet CANBEK, sıhhi tesisatçılık yaparak ailesinin geçimlerini temin ediyor. Şanlıurfa merkeze bağlı Küçük Tülmen köyü'nün yerli halkından olan, Ahmet CANBEK isimli bir hem şehrimizin, 9 yaşında olan Muhammed, 3 yaşında olan Ömer Faruk kardeşlerin, Epiderm Blooza hastalığı var.
       Modern Tıp tarafından sürekli kontrol altındadırlar. Şanlıurfa Belediye başkanı Ahmet Eşref FAKIBABA’nın hekim, Akçakale Belediye Başkanı'nın da Eczacı olması dolayısıyla bu yazıyı kaleme aldım ve ilk aklıma gelen şey de, çocukların babalarını belediye de istihdam etme tasarrufları olabilirliği üzerinedir.
      Bu tasarruflarını kullandıkları zaman, kesinlikle hiç bir tepki ile karşılaşmayacaklarından emin olduğum için bu çağrıyı FAKIBABA ve AYHAN'a yapıyorum:  İkisinin de sağlıkçı olmaları münasebetiyle onların üzerinde duruyorum. Ayrıca Allah'a çok şükürler olsun, Harran ovasında Milyarlarca lira gelir elde edilmektedir. Özellikle Akçakale de ki büyük çiftçilerimizin birleşerek, Ömer Faruk ve Muhammed'i Hastaneye götürebilmek için bir araba alamazlar mı?
       Sadece zekât olarak verseler yine yeter. Akçakaleli hemşerilerimiz, sene de bir, bin-iki bin lira değerinde telefon alıyorlar; Hasan da var Mustafa da niye yok, hep gösteriş içinde olup lüzumsuz israf yapılmaktadır. Eğer hayır sahibi vatandaşlarımız bu hayır işini yaptıkları zaman, bu çocukların ve yakınlarından alacakları DUA'ların yüzü suyu hürmetine, hayır sahiplerini belki milyonlarca liraya tedavi edilmeyip ve diğer sorunlarının çözülemeyecek durumları, bu DUA'ların yüzü suyu hürmetine kurtulmuş olurlar. DUA deyip geçmeyin. Kiminin DUA'sı kiminin bedduası, diye bir atasözü vardır ya...
 
  Cenab-ı Allah tarafından verilen bu üzücü hastalığın, mutlaka bir çaresi vardır. ''Eğer bir insan yaşıyorsa mutlaka çaresi vardır. İlaç edinin.'' Hz. Muhammed (S.A.V.)
      Dünya'nın Dördüncü Kutsal şehri olan ve Dünya'nın ilk üniversitesinin Harran da olması, herkese nasip olmaz. Eğer sadakat ve samimiyetle Müslüman’ım diyebiliyorsak ve Riyakarlıklardan uzak kalıyorsak, O zaman bu çocuklara tasarruflarımız dahilinde güvenle önderlik yapacak bir kardeşimizin önderliğinde acilen bu acıyı kısmen olsa da çözüme kavuşturmalıyız ki, Cenab-ı Allah hem Dualarımızı kabul etsin, hem de bizleri görünmez kaza, bela ve afatlardan korusun.
    Ben Şanlıurfa ve Harran ovalı kadirşinas hayırsever hemşerilerime güveniyorum. Cenab-ı Allah, şimdiden yapacağınız hayırları kabul etsin. AMİN
 
     Yeniden buluşmak dileği ile