Suriye’de özgürlük mücadelesi beş yıla girdi.
Son beş yıla genel olarak baktığımızda Türkiye olarak hem iç hem de dış huzurumuz ‘Suriye’ye paralel bozuldu.
Suriye’den ölümden kaçıp ülkemize sığınmak isteyenlere kapımızı açmamız ile birlikte ülke olarak kim ne derse desin huzurumuz tamamen kalmadı.
Tabi ki düşene vurmak olmaz!
Tabi ki el uzatana yardım elinin uzatmamak olmaz!
Tabi ki sana sığınana, sırt çevirmek hiç olmaz!
Ama bunları yaparken de belli bir kural kaidesi içinde olması gerekmez mi?
Bugün Türkiye olarak 2.5 milyon Suriyeli mülteciye ev, iş, aş ve umut olmuş durumdayız. Ama son Ankara’da yaşananlardan sonra kendi kendimize nihayet ‘tamam iyi yapıyoruz da, peki ya bizim insanlarımız? Güvenliğimiz?’ demeye başladık.
Bu köşemden birçok defa güvenlik zafiyeti konusunda yazıp çizdim. Uzun bir süre önce yine bu köşemde Suriye’den Akçakale sınır kapısını kullanarak Akçakale’ye yaralı olarak getirilen fakat müdahale edilmeden son nefesini veren fakat üst araması yapılmadan Akçakale devlet hastanesi morguna üzeri bomba düzenekleri dolu olarak konulan bir Suriyeliye de (Aydınlık gazetesinden Mehmet Faraç’ta benim bu yazımı alıntı olarak köşesine taşımıştı) Benim köşemde yazdığım bu olay dikkat çekmiş ve ‘sınırlarımız ne yazık ki yol geçen hanına döndü!’ demiştim.
Evet, ne yazık ki bugün Türkiye sınırları kevgire dönüşmüş durumdadır.
Güvenlik zafiyetinin yaşandığı, denetim ve kontrollerin olmadığı, otoritenin yetersiz kaldığı her yerde ne yazık ki bu tür üzücü, göz yaşartıcı, yürek yakan olaylar hep olmaktadır.
Bugün Türkiye’de ciddi olarak bir güvenlik, istihbarat zafiyeti ve sıkıntısı yaşanmaktadır. Uyuyan hücreler uyandıkları, sınırların yolgeçen hanına dönüştüğü ve isteyenin istediği gibi at koşturur hale geldiği ülkemizde ne yazık ki yaşanan bu tür vicdansız olaylar bizlerin sabrını zorlama seviyesine ulaşmıştır.
Bakın, geçenlerde Fransa’da ülkemizde yaşanan bombalı ve silahlı olaylara benzer bir olay yaşandı.
Ne oldu?
Fransa, tüm özgürlükleri, demokrasi ve inançları bir kenara bırakıp Fransa’nın ve halkın güvenliği adına çok önemli radikal kararlar alıp hayata geçirdi.
Sonuç ortada.
Bugün Fransa’da halen sınırda olağanüstü uygulamalar devam etmekte.
Peki ya bizde?
Korkarım ki üç gün sonra Diyarbakır, Suruç, Ankara GAR önünde yaşananlarda olduğu üzere tüm bunları da unutur ve yine normal, iyiliksever görünümümüze döneriz. Bunları bir daha yaşamamak adına asla unutmamalıyız.
Bir ülkenin dış güvenliği ve sınır ehemmiyeti çok önemlidir.
Bir ülkenin yine iç güvenliği istihbaratı da bir o kadar önemlidir.
Temennim ayırt etmeksizin tüm güvenlik birimlerimizin uyanık olmaları ve bir daha böylesine kahpe tuzağa düşmememizdir.
Ankara’da yaşamını yitirenler cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar temenni ediyorum. Ülke olarak böylesine yeni bir kahpe olayla karşı karşıya kalmamak dileği ile…
Hayat dilediğiniz gibi olsun.