JURNALCİLİK MODA OLDU!

15 Haziran akşamından bu güne yaşadıklarımız gün ışığı gibi ortada. Gün ışığı gibi ortada olan ve bana göre son günlerin en tehlikeli hastalığı ise JURNAHCİLİK olmaya başladı. 
Ne demek jurnalcilik?
Kısacası, “biriyle ilgili olarak yetkililere ihbar yazısı göndermek ve kötülemek”
İşe son günlerin moda hastalığı bu oldu.
Jurnalci olarak son günlerde karşımıza kimler çıkmaya başlamadı ki? Hele içlerinde Urfa”mızda bir tanesi var ki evlere şenlik.
Önemli bir siyasi partide üst düzey görevde bulunan (Partisi ve partililerine hakaret olmaması için burada partinin ismini yazmıyorum. Çünkü bu partide gerçekten çok temiz siyaset yapan geçmişten günümüze insanlar var. Bunu unutmamak ve asla sap ile samanı birbirine karıştırmamak gerekir diye düşünüyorum.) bir tanesi var ki anlatabilmek mümkün değil.
Adamın işi bulanıp suda hep balık avlamak.
İş demişken, öyle ticaret ile tarım ile helalinden de para kazanmak atına uğraş vermeyen bu jurnalcinin asıl işi nedir biliyor musunuz? TEPECİLİK!
Sağındaki, solundaki, daha önceden aralarında husumet olan ya da fikir ayrılığına düştüklerini bu tefeci ve jurnalci kişi son zamanlarda sağa sola tertemiz kişileri FETÖCÜ  diye jurnallemeye kalkmış…
Adamda akıl dene bir şey yok. Olsa saten kan emcilik ile haram para ile midesini ekmek ile doldurmamaya özen gösterir. Ama yakın zamanda bu ve buna benzer kişilere güvenlik kuvvetleri, savcılık ve de en önemlisi sağ duyu sahibi vatandaşlar gereken cevabı vereceklerdir. Bundan zerre kadar şüphe duymuyorum.
İşte bu tip jurnalciler son günlerde çevremizde öylesine tertemiz kişileri FETÖ”cü diye jurnallemeye başladılar ki anlatılamaz. Allah”a şükürler olsun ki önlerine gelen her jurnalleme ihbarına duyarlılık göstermeyen, konusunda uzman işi bilen emniyet güçlerimiz ile yine sağ duyu sahibi Cumhuriyet savcılarımız var.
Çevremizde Jurnal mağduru en önemli isimlerden birisi de şüphesiz Dr. Ferhat Şelli”dir. Ferhat Şelli, uzun yıllar Tarım Bakanlığında müsteşar yardımcılığı görevinde bulundu. Urfa başta olmak üzere tüm Türkiye”ye hizmetlerde bulundu. Paraya, pula asla tamahlık göstermedi. “halka hizmet, hakka hizmettir” ilkesi ile hareket etti. Sonrası malumunuz. Sırf çocuğu Ankara”da FETÖ”nun okullarından birisinde eğitim görüyor diye birileri “FETÖCÜ” diye bir yerlere jurnalledi ve ne yazık ki uzun süredir mağdur olarak ayakta durmaya devam ediyor. İyi tamam da Ferhat Şelli”nin çocuğunun FETÖ”nün okulunda olduğunu jurnalleyen ve buna inananlar neden Ferhat Şelli”nin çocuğunun sınıf arkadaşlarının babalarının kimler olduğuna bakmadılar?
İşte asıl sorun da burada. Yaş ile kuru bir arada yakıldı ve yakılmaya da ne yazık ki devam etmekte. Bu konuda mağdur olan Dr. Ferhat Şelli, yazılı bir basın açıklamasında bulunmuş ve kamuoyunu en doğru olarak “bilgilendirme” yolunu tercih etmiştir. 
Ne diyor bilgilendirmesinde Şelli?
“Yaşanan son olaylar sonucunda, bir takım kimseler, kişisel hevesi ve ihtirasları nedeniyle, gerçekte ilgisi ve alakası olmayan kimseleri FETÖ olarak bilinen melun yapı ile ilişkilendirmektedir. Siyasi tarafım ve tercihim zaman ve konjonktüre göre değişmemiştir. 2011 yılında Şanlıurfa’dan AK partiden aday adayıydım. Ak Partimize verdiğim destek sebebiyle gerek soru önergeleri verilerek ve gerek medyada olumsuz haberler yapılarak birtakım çevrelerce yıpratılmak istendim. Bu süreçte de malum çevreler tarafından şahsımı yıpratma çabaları devam etmektedir. Bugüne kadar ülkemize ve milletimize, bürokrasinin çeşitli kademelerinde hizmet etmiş, Sayın Mehdi Eker ile yakinen çalışmış ve Sayın Faruk Çelik'in seçim çalışmalarına tüm ailem ile destek vermiş olduğum tüm kamuoyu tarafından bilinmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde, yerel seçimlerde ve parti çalışmalarında bizzat bulundum, herkesin köşe bucak kaçtığı dönemlerde bile AK Parti için elimi taşın altına koymaktan kaçınmadım. Hakkımda somut bir suçlama olmamasına rağmen, kamuda genel olarak yapılan bir teftiş uygulamasından dolayı, hakkımda da uygulama yapılmıştır. Zira, hayatımızın hiçbir döneminde menfur terör örgütü ile bir bağımın ve bağlantımın olmadığı açıktır. Darbenin gerçekleştiği ilk andan itibaren, ailemle birlikte meydanlarda tepkimizi ortaya koyduğumuz herkes tarafından bilinmektedir. Bu tür iddialar, bizi bürokraside istemeyen ve darbe gecesi köşesinde konjonktürü  bekleyen kişilerin türettiği safsatalardır. Şüphesiz Allah adildir ve süreç sonunda bu kötü yüzlerin maskesi düşecek, gerçekler görünecektir. Bu minvalde, hakkımızda bu tip iftira ve beyanlarda bulunanlar hakkında yasal işlem başlatacağımızı, medyada çıkan/çıkacak haberler konusunda medyanın da daha hassas davranmasını, bilgileri teyit ederek haber yapması gerektiğini belirterek, Aldığımız devlet terbiyesi,  dün olduğu gibi bugün de Sn. Cumhurbaşkanımız, Sn. Başbakanımız ve Sn. Bakanımızın izinden yürümek, terlerine ter, emeklerine emek katmaktan gayrısı değildir. Bu biçimde hakkımızdaki durumu kamuoyuna saygıyla bildiririm”
Kötü niyetli tüm kişiliksizlerin ve jurnalcilerin kısa sürede maskelerinin düşmesi temennisi ile…