Faaliyet ve Beyan

Bugün sizlerle yaratılmışların en değerlisi olan biz insanların faaliyetleri ve göreceklerinin beyanı hakkında sohbet etmek istiyorum.
Sadakat ve samimiyetle, Allah için yapılan her türlü ibadet ve taat ile dünya işleri için ahirette ancak kalpteki niyete göre ECİR alınır. Herhangi bir amel dünya için yapılırsa niyet dünya olduğu için o amelin faydası, yalnız dünya için olup, ahiret için hiç bir faydası yoktur. Allah rızası için vicdan muhasebesi yapılırsa bunun mükâfatı da ancak her türlü cennet nimetleri ile nimetlerin en büyüğü olan Allah'ın cemalini görmektir. 
Niyet: Eşrefi aza olan kalbin amelidir.
Ve bu amel kul ile Allah arasında bir sırdır ki, onu yalnız Allah ve bir de işleyen kul bilir. Bir mümin iyi niyetle yaptığı veya yapmak isteyip de yapamadığı bütün amellerinden kalbindeki niyete göre sevaplara nail olur. Yalan söyleyip, sözünde durmayan ve haram lokma yiyen bir insana, Allah huzur vermez ve yaşam boyu huzursuzlukla iç içe kalmaya mahkûmdur. Özdeyişi ne kadar isabetli ve doğrudur. 
Din, Vatan, Millet ve insanlık adına yapılan her türlü hayırlı faaliyetlerin iyi niyetle yapıldığı takdirde bu faaliyetler devam ettiği müddetçe niyete göre sevap ihsan edildiği gibi niyet edip, kalbindeki niyete göre sevaplara nail olur. Ruh cisimden hayırlı olduğu gibi niyet de amelden efdaldır. Niyet efdalı aza olan kalbin, amel ise cismin amelidir. Her türlü amelde niyet esastır. 
Din ve dünya amelleri, vicdanlı davranarak yapıldığı zaman o amelin fazilet ve niyette olan ihlâsının derecesine göre Cenab-ı Allah kat kat sevap ihsan eder.  
Cenab-ı Allah'ın ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının yasakladıkları haram işlere bulaşmamış ise, O Müminin iyi niyetlerle yaptığı bütün dünya işlerinde de ahiret ameli gibi sevaplara nail olur.
Sadakat ve samimiyetle Müslüman diyenlerin, niyeti dünya için olanlar ise dünyada yaptığı hayırları defterinde göremeyince, Yarabbi ben şu ve şu amelleri de yapmıştım, defterimde bulamadım dediğinde: Ey kulum sen o amelleri iyi niyetle benim için yapmadın, dünya menfaatini karıştırdın, o ameli kime ve niçin yaptınsa mükâfatını da ondan iste buyrulacaktır. O zaman dünya ve ahiret için yapılacak iyi ameller ibadet ve her türlü işlerden vicdan muhasebesi yaparak Allah'ın rızasını kazanmak için o ameli RİYAKÂRLIK ile değil, iyi niyetle yapmak şarttır.
Şanlıurfa'yı seven ve iftiharla Şanlıurfalıyım diyebilenler, Allah'ın emirlerine riayet etmelidirler. Bir örnek verelim: Dışarıdan bir misafirimiz geldiği zaman, ilk aklımıza gelen kaçak çay'dır. İsot'tan başka hediye edeceğimiz bir şeyimiz var mı Allah aşkına? Türkiye de ki Şanlıurfa fıstığının %70'i Şanlıurfa'mızda yetişmektedir ama, ne yazık ki adı başkadır.  Ruhunda vatan ve Şanlıurfa sevgisi olan Şanlıurfa fıstığı ismini kullanır. Kimsenin buna itirazı olamaz. Kafirun Suresinin tefsirini okusunlar ondan sonra fıstığın çoğunluğu nedir diye karar versinler. Şanlıurfa’ya gelen misafirlerimize ne yazık ki, isot dışında orijinal bir hediyemiz yoktur. O zaman acilen reel sektörün ve modern tarımın gelişmesi gerekir ki, misafirlerimize, gıda tekstil ve diğer üretilecek hediyelikleri ikram edip uğurladığımız zaman, Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i Şeriflerinde, ''Hediyeleşiniz'' buyuruyor, böylece Hadis-i şerifleri de ifa etmiş oluruz. 
Dünya'nın dördüncü kutsal şehri olan Şanlıurfa'nın ne yazık ki, sahibi yoktur.  Bugüne kadar reel sektör ve tarım neden modernleşmemiş diye oturup muhasebesini yapmalıyız. Anladığım kadarıyla, seçimle gelen önderlerimizi modernleşmeye değil, bürokrasiye kolay ulaşabilme önderi olarak onların tasarruflarına sorumluluk veriyoruz. Tükenmez kalemimizi dolmakalem yap diye olumsuz ve bencil davranıyoruz. Hem kendimiz, hem de seçilmiş önderlerin günah çemberinin genişlemesine sebep oluyoruz.
Hem Müslüman’ım diyeceksin, hem de haram lokma ailen midesine götüreceksin. Cenabı Allah mutlaka haram faaliyetlerin mükâfatını verecektir.   
 
 
 
HADİS-İ ŞERİFLER:
Mü'minin hayırlısı dünyasını ahireti için, ahiretini de dünyası için terk etmeyip her ikisine birden çalışanınızdır. (Hadis-i şerif)
Hayâ İmandan olup birbirinden ayrılmaz. (Hadis-i şerif)
Sabır cennetin anahtarıdır. (Hadis-i şerif)
Allah'ın verdiğine kanaat tükenmez bir hazinedir. (Hadis-i Şerif)
Cahil olan bir cömert, cimri olan bir âlimden hayırlıdır. (Hadis-i şerif)
Müminin salihi kanaatkâr kötüsü de tamahkâr olandır. (Hadis-i şerif)
Lisan ile kalp bir olmadıkça mü'min-i kâmil olamazsın.(Hadis-i şerif)
 
 
Kaynakça:
Hadisler: İslam Dininin Nurlu Yolu  Yazan: Osman Bayülken yıl 1959 ikinci baskı