EKMEK FIRINLARI Ve HALEN KANDIRILABİLENLER!

Bugün sizlerle iki ayrı önemli konuda sohbet etmek istiyorum.
 
Bunların ilki, bacalarından her bir eve adeta kurum fışkıran ekmek fırınları ile ilgili olacak. Allah aşkına hangi dönemde yaşıyoruz?
 
Nedir bu binaların, evlerin, insanların adeta isyan noktasına geldikleri şu bacaları tıkalı ya da standartlara uygun olarak dizayn edilmeyen ekmek fırınlarından çektikleri?
 
Büyükşehir Belediye Zabıta Daire Başkanlığına sesleniyorum.
 
Sadece olay Urfa merkez bir iki mahalle ile sınırlı değil.
 
Karaköprü’de!
 
Eyyübiye’de!
 
Haliliye’de ve hatta tim ilçelerde durum aynı.
 
Halen ekmek fırınlarında standartlara uygun baca bulunmamakta. Birçok ekmek fırınında çam yakılmakta! Özellikle ilk yakış esnasında vatandaşlar özellikle de balkonda sabahlayan vatandaşlar simsiyah yanmış tahta kurumları ile yüzleri, gözleri simsiyah bir şekilde uyanmaktalar.
 
Temennim, zabıta ekiplerinin harekete geçmeleri ve sobaların bile iptal edilip doğalgaz dönüştürüldüğü evlerde olduğu üzere ekmek fırınlarından da doğalgaz dönüşümünün sağlanması ya da bacaların daha sağlıklı bir konuma kavuşturulmasıdır.
 
Urfa halkı olarak Karaköprü başta olmak üzere Haliliye’de ve Eyyübiye ilçelerimizde de bu yönde adımların atılmasını Belediyelerden bekliyoruz.
 
               ***
 
Gelelim ikinci konumuza.
 
Yani şu telefon ile kendilerini savcı, asker, polis olarak tanıtıp vatandaşlardan halen vurgun yapan üçkâğıtçı olaylarına.
 
İnsanız!
 
Beşeriz!
 
Şaşabilir ve yanlış yapabiliriz.
 
Amma! Bugün geldiğimiz bu günlerde halen telefonlarda birilerine kanıp para kaptırmaya ne demeli?
 
Asla büyük konuşmuyorum ama ne olur sizleri arayan kim olursa olsun bu tür gerçek dışı iddialara kanmayın.
 
Yok savcıymış! Yok polismiş! Yok Askermiş! Kim olursa olsun. Bugüne kadar hangi savcı, polis, asker sizleri, bizleri telefon ile böyle yönlendirdi?
 
Hepsi yalan!
 
İnanmayın.
 
Telefonla sizleri arayan ve ister terör konusu olsun, ister yardım ve yataklık konusu olsun veya buna benzer yok eşiniz trafik kazası geçirdi, yok oğlunuz burada bunu yaptı, gibisinden hiçbir söze kanmayın.
 
Sizi arayana tamam deyin ve akabinde ‘hangi karakoldan, hangi kışladan, hangi birlikten veya adliyenin kaçıncı katında iseniz söyleyin gelelim yüz yüze görüşelim deyin.
 
Hiçbir savcı, hiçbir asker, hiçbir polis asla ve asla üçkağıtçılık yapmaz. Fakir fukaranın üç kuruşuna göz dikmez. Namussuzluk yapmaz ve aksine yapanların başlarına balyoz gibi iner.
 
Temennim bu tür sözlere kanmamanız ve de en önemlisi Anayasa nezdinde bu tür olayları çok daha ağır cezaların verilebileceği bir değişim ile namussuzlara karşı ağır yaptırımların olmasıdır.
 
Bir adam bir garibanı telefonla kandırıp parasına mı kondu?
 
Yakalandığında ver en az 10 yıl ağır hapis cezasını, eğer ortalıkta bir tek bu işi yapabilecek bir üçkâğıtçı kalır ise ben hiçbir şey bilmiyorum.
 
Adam kendisini Savcı olarak tanıtıyor! Kendisini Polis veya asker olarak tanıtıyor! Üstüne üstlük garibanın parasını iç ediyor ve adaletin kapısından ya uyarı alarak ya da birkaç ay cezaevinde misafir olarak kurtuluyor.
 
Böyle bir kanun ve yaptırım olur ise tabi ki adam senin dürüst isimlerini, unvanlarını kullanarak istediği gibi at oynatmaya devam eder. 
 
Gelin her şeye rağmen ne olur sizler sakın ola Namussuzlara kanmayın. Böyle bir durum olduğunda hemen POLİS İMDAT 155 nolu telefonu arayıp bilgi paylaşımında bulunalım. Böylesi inanın daha iyi olacaktır. 
 
 
 
Yeniden buluşmak dileği ile.