Adamın birisine ‘falan şahıs senin hakkında orada burada kötü şeyler söyleyip, seninle ilgili kötü şeyler yapmayı düşünüyormuş!’ demişler.
Şahıs, hiç düşünmeden ‘inanırım. Ben onlara hep iyilik yaptım, onlarla ilgili iyilikler düşündüm. Bunun karşılığı bu olsa gerek!’ diye cevap vermiş. Bugün Türkiye olarak ne yazık ki Suriye ve Suriyeli konusunda aynen bu duruma geldik.
Sınırımızda yaşananlara ülke olarak kayıtsız kalmadık.
Onlara ülkemiz topraklarını, evlerimizi, sofralarımızı açtık, paylaştık.
İşsizlere iş imkânı verdik.
Yaralılarını ücretsiz tedavi ettik.
Hastalarına şefkat ile yaklaştık, baktık.
Çadırlarda üşümesinler diyerek konteynırlar yaptırdık. Yerleştirdik.
Evlerimizdeki ısıtıcıları, giyeceklerimizi, ilaçlarımızı onlarla paylaştık.
Tırlar dolusu giyecek ve yiyecek türden gıdaları, ilaçları kendilerinin bırakıp kaçtıkları ülkelerinde kalan muhtaç insanlara ulaştırdık.
Ve daha neler neler yaptık.
Her şeyin ötesinde başka ülkeler gibi sınırlarımızı kapalı tutmadık. Ölüm korkusu ile ülkelerini, evlerini bırakıp kaçarak bize gelenlere kucak açtık.
Onlara biz ülke olarak bunları yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz.
Peki ya onlar?
Onlar bizim tüm bu yaptıklarımıza karşılık, askerimize, polisimize, güvenlik görevlilerimize silah çektiler.
Taşlar attılar!
Sopalarla saldırdılar!
Peki ya yarın?
Günün birinde ülkelerine dönecek olan bunlar inanın bizim bu yaptıklarımızı hatırlamamak ile birlikte ilk fırsatta bizleri öldürmek için imkân bulsalar üzerimize saldırılar…
Hani, ‘ayin esi iştir kişinin lafa bakılmaz’ diye bir söz var ya. İşte bize sığınan Suriyelilerin yaptıkları da aynı bu iştir. Tam bir belalık durum yani.
Topraklarına geri mi gönderesin!
Dövemisin!
Sövemisin! Bilinmez ama Suriyelilerin yiyip, içtikleri ve de canlarını korudukları sınırlarımızda bu yaptıkları terbiyesizlik değil de nedir?
Allah bir an önce akıl, fikir ve de en önemlisi izan vermesi temennisi ile…