Bu söz bugün MHP için söylense yeridir diye düşünürüm.
 
Çünkü MHP’de öyle bir bilgi kirliği, öylesine bir duruş eğriliği, ilke karışıklığı yaşanmakta ki ancak bir parti bu kadar kendi kendisine zarar verebilir.
 
MHP’de bir koltuğa 6 aday var.
 
Kim kazanır, kim başarılı olur bilinmez ama naçizane bugün MHP’de yaşanan bu derinliğe fazla girmeden sizlerle isterseniz her zaman karşımıza çıkan. Zaman zamanda bizim bile kullandığımız ‘ayıkla pirincin taşını’ hikâyesini paylaşmak istiyorum.
 
Neden mi, belki birileri bu hikayeye bakıp yaşananlardan ders çıkartır da ondan.
 
İşte o deyimin hikayesi:
 
Deyimin öyküsü Osmanlı tarihine dayanır.
 
Yavuz Sultan Selimin Yemen’i Osmanlı topraklarına katmasından bir süre sonra Yemen’de isyan çıkmış, uzun uğraşmalar sonunda Yemen Fatihi Sinan Paşa duruma hâkim olmuş; Yemen bundan sonra 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmıştı. Söylentiye göre Sinan Paşanın askerleri bir gün çölde konaklamış. Yemek pişirmek üzere hasır torbalar içindeki mısır pirinçlerini yere serdikleri büyük bir çadırın üstüne dökmüş ve taşlarını ayıklamaya başlamışlar.
 
Bu sırada bir fırtına çıkmış ve rüzgârın savurduğu bir kum bulutu pirinçlerin üstüne inerek, ufak bir tümsek halinde yığılmış.
 
Kumların altında kalan pirinçlere bakakalan yeniçeriler arasından şakacı bir asker, arkadaşlarına, ‘Biz Allah’ın nimetini taşlı diye beğenmiyorduk, bizim gibi günahkâr kullara üç beş taş az bile gelir. Asıl şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını. Ulu tanrımız, Kâbe’ye hücum eden fil sahiplerinin başına ebabil kuşlarından taş yağdırmıştı. Bizim başımıza da daha büyük taş yağdırmadan hemen tövbe edelim’ diyerek arkadaşlarını güldürmüş.