Hafta sonuna Başbakan Yardımcısı ve aynı zamanda hükümet sözcüsü AKP’li Bakan Bülent Arınç’ın söyledikleri damgasını vurdu. Arınç’ın Başbakan Erdoğan’a yönelik sitem edici sözler gündeme bomba gibi düştü.
    AKP’li Bakan Arınç’ın gündem yaratan konuşmasında gözden kaçan ya da kaçırılan sözlerde vardı.
     Arınç, ‘İnancıma layık bir Cumhurbaşkanı seçtiremedim!’ sözleri bana göre üzerinde çok daha derinlemesine durulması ve asla gözden kaçırılmaması gereken bir sözü olsa gerek.
     Kırmızı plaka sevdalısı olmadığını, mevki ve makam sevdalısı birisi olmadığının da altını basa basa çizen Bakan Arınç, Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da katıldığı ve Trt Türk'te yayınlanan programda "dava arkadaşım" dediği Başbakan Erdoğan'a üstü kapalı olarak yaptığı sitemde gerek öne çıkanlar ve gerekse gözden kaçan önemli başlıklarını bir kez daha köşemde sizlerle paylaşıyorum.
 
                              ********
ARINÇ’TAN ERDOĞAN’A YÖNELİK SİTEMİNDEN ÖNE ÇIKAN BAZI SATIRBAŞLARI İSE ŞUNLAR;
 
 
"ÇELİŞKİNİN SEBEBİ BEN DEĞİLİM"
Son dönemde Erdoğan ile aralarındaki ilişkiye değinen Arınç, "Ben itibarımın yıpranmasını istemem, kişiliğimin yıpranmasını istemem. Böyle basit bir olaydan dolayı beni kum torbasına çevirecek insanlara malzeme vermek istemem. Başbakan'la aramızdaki çelişkinin sebebi ben değilim" dedi.
GÖZDEN KAÇAN DETAY
Bülent Arınç'ın Başbakan Erdoğan'a yönelik sitem dolu açıklamaları bir anda Türkiye gündemine oturdu. Ancak bu açıklamalar arasında gözden kaçan bir detay vardı. "Meclis Başkanlığı'na veda ettiğim gün 2007'de siyaseti de bırakayım istedim. Ama bu milletin içinden, benim inancıma, davama layık birini Cumhurbaşkanı seçtiremedim. Bundan sonra kimse bana güvenip siyasete yön vermeye çalışmasın" şeklinde bir ifade kullanan Arınç'ın bu sözleriyle kimi eleştirdiği tam olarak anlaşılamadı.
Hatırlanacağı üzere 24 Nisan 2007 tarihinde yapılan Ak Parti Grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 11. Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmişti.
Arınç'ın açıklamalarından satırbaşları;
BEN TUTUNAK KATİBİ DEĞİLİM
Ben ağır ceza mahkemesinde avukatlık da yaptım, orada da güvenilir bir isimdim. O adam satılmaz, eğilip bükülmez denirdi. Ben şimdi hükümet sözcüsüyüm. Arkadaşlarıma bilgi verirken söylediğim her sözün yerini bulması lazım. Tutanak kâtibi değilim, özet yapıyorum. Ama söylediklerim içeride konuşulanlara doğru şekilde uymak zorundayım.
HÜKÜMETİMİ KORUMAK ZORUNDAYIM
Ben hükümet sözcüsü olarak söylediklerimle hükümetimi zor durumda bırakmamalıyım. Hükümetime yara vermemeliyim. Başbakanımı korumak zorundayım ikincisi. Satır satır onun söylediklerini yanıtlamak zorunda değilim. O gün bir soru soruldu. Ben bulunduğum yerde, ne duymuşsam onu söyledim. Duymadıklarımdan sorumlu değilim. Bakanlar Kurulu toplantısında konuşulmadı bu elbette. Bundan dolayı üzülmem, eksiklik hissetmem, yanlış yaptığımı düşünmüyorum. Başbakanımız grup toplantısında 'böyle şeyler duyuyoruz, bekâr genç kızlar ve erkeklerin bir arada oturması mahsurlu' dedi. Bu sözler ile benim söylediklerim tezat teşkil etti.
BEN YANLIŞ YAPMADIM AMA...
Ben yanlış yapmadım, ama farklı bir şey söyledi ve benim açıklamalarım ile kendi sözleri arasında bir fark ortaya çıkardı. Ben tevil edemem bunları ama başka pek çok insan "Başbakan'ın beni hiçe saydığını" ileri sürdü. Başbakan'ın sözlerinden ben sorumlu değilim. Kendi düşünür. Bu sözleriyle toplumda sosyal bir yaraya parmak bastığını düşünebilir. Ama aradan 12 saat bile geçmeden çelişki içinde bir şey yaşandı. Bunu ifade etmem lazım. Bu çelişkiye dikkat çeken pek çok isim bizi eleştirdi. Bazı eleştiriler haklıdır, saygı duyuyorum, ama bazıları bizi haksızca vuran, hazır imkân buldum vurayım diye bir şey var.
 
      Yeniden buluşmak dileği ile…